Bosnia And Herzegovina

by - 25 Ocak





Başlıklarda ve yazı içinde gerekli bulduğum kelimelerde yönlendirme yaptım.Bunlar teknik bilgiler,ilgili fotoğraflar veya videolardır.Merak ederseniz bir tıklama yapmanız yeterli olacaktır.

Kulaklığı tak yazıyı oku.

Ve sonunda  Sarajevo International Havaalanındayız. Sınır polisleri ne kadar tatlılar ne kadar iyilerdi. Şaka değil ciddiyim. Her hangi bir sıkıntı yaşamadan geçtik hatta ben içimden diyorum ki sanırım birazdan başka bir sınırdan daha geçicez bu intro’ydu. Bagajları aldıktan sonra Özhun durur mu Duty Free arıyorum malum ucuz memlekete düştüysek duty free daha ucuz olmalı. Yoktu be!

Şimdi size taksi kullanmadan otobüs yada treleybüs ile en ucuz ulaşımı anlatıcam buraya dikkat. Havaalanı kapısından direk çıkar çıkmaz karşıya doğru ilerleyin araç çıkışlarından çıktıktan sonra sola dönün karşınızda araçlar için 3 yol göreceksiniz ve orda tek yön olan size göre sol yola döneceksiniz. Bu yolu yaklaşık bir 3 4 dakika takip ettikten sonra tabelalarda Bulevar Mimara Sinana tabelasını(sağa dönüş) görüceksiniz. Bu yola döndüğünüz de sol tarafta kalan ilk duraktan 103 104 numaraya binebilirsiniz. Bu otobüs ve treleybüs için 0,40 bosna markı ödeyeceksiniz. Biz hep bilet alıp kullandık. Lakin elinde bir makine ile dolaşan bir görevli görmediğiniz sürece eğer çok turist bakmazsanız kimse size niye bilet basmadın demiyor. Ve ön kapıdan binme gibi bir durumda olmadığı için insanları takip ederseniz sizde toplu ulaşımı yerel halkı gibi kullanabilirsiniz. Ama tabi siz tedbiri elden bırakmayayım ben derseniz de çok bir para değil.

Dip notuda atladıktan sonra booking üzerinden rezervasyon yaptığımız evi bulduk çantalarımızı attıktan sonra yemek yemeğe çıktık. Bölgenin en iyi yerine Başçarşı’da  ‘’Cevabzinica Zelijo’’da Cevabi yedik. Sanırım onlar buna kebap diyor ama bildiğimiz köfte. Yani bizim bildiğimizden biraz daha lezzetli geldi bana.Ama yerseniz bana da yazın. Yemeği yedikten sonra tabi ki de içicek bişeyler patlatmalıyız diyip, “Pivnica HS”ye gittik. Boşnakça canlı müziğin olduğu atmosferi ile “lan bunu Türkiye’de açsak ne para kırarız mk” dedirten yer oldu. Ayşenur’un dediğine göre biraları ilk 10 biranın içinde mi neymiş ama bence daha iyi biralar olduğunu düşünüyorum.2 3 biranın ardından evimize geçmeye karar verdik. Hesap enteresan bir biçimde 12 mark geldi ve okeeey diyip hemen çıktık. Artık hediye mi ettiler yoksa biz mi yanlış fiyatlandırma yaptık bilmiyoruz.

Biz günlük 35 euro(iki kişi için) gibi bir bütçe ayarladık. Bu para içerisinde yemeğimiz içeceğimiz hediyelik eşyamız ve sigara paramız vardı. 35 euro ise yaklaşık 70 bosna markı ediyor ki bu para bosna da iki kişi için 1 güne çok iyi bir meblağ. Sigaralar genellikle 4.5-5.7 mark arasında değişiyordu.



İkinci gün ise güne inanılmaz bir kar ile uyandık. Tabi biz İzmirliler kar görünce çocuk gibi seviniyoruz. İçim nasıl kıpır kıpır oldu anlatamam. Kiraladığımız evin check out vakti gelincede hadi dedim dışarı çıkalım. Çıktığımız gibi gerçekten ufacık bir kahve dükkanı olan ve gerçekten süper sohbeti olan Fuat abinin Kahve dükkanına gittik. Böyle sıcakkanlı ve güzel bir Balkan kahvesi yapan birini daha da tanımadım gezi boyunca. Kahvemizi içip süper sohbetimizi ettikten sonra 2 kahve ve 3 paket kahveye toplamda 5 mark yani 2.5 euro ödeyip kendimizi karlı yollara attık. Hemen baş çarşı tarafından girip sokağa karıştık. Kar yağması bence de gerçekten havayı güzel yumuşatıyor. Zaten sanki maldivlere gidiyormuş gibi yazın gezmek ne önemli olanda kış ülkelerini kışın görmek. O an ki görelim gezelim hevesiyle fotoğraflamayıda unuttuğum bir yer var oraya gitmenizi öneririm. Çarşıyı ikiye bölen ve bir tarafı modern ve bir tarafı osmanlı olan çizgi. Gerçekten de farkına varınca bir baktım tam çizgiden sağ taraf günümüzde ki dükkanlar sol tarafım bildiğin esnaf. Güzel bi duyguydu açıkçası. Ordan bir börekçi pardon bürekçi bulduk ve aç olan karnımızı bence çok uygun bir fiyata doyurduğumuzu düşünüyorum. Bizim baba tarafı boşnak olduğundan ben bu büreklere alışıktım da kardeşim içine ne koyuyorsunuz bu kadar lezzetli oluyor? Tavsiye ederim Balkanlara geldik bi börek yemeden dönmedik demeyin sakın ha.





Şimdi gelelim ilk pişmanlığımıza ve gezimizin kalanına etki edecek olaya. Bira müzesi(!) 3.5 metrekare olan sözde müzeye gitmeyin abi yada gidin bilet ücretini sorarken zaten tüm müzeyi görebileceksiniz. Ben tabi lan şurdan yol vardır bu kadar değildir diyerek yapıştırdık 6 markı nasıl pişman oldum nasıl pişman oldum anlatamam. Siz ama dediğim gibi gidin bilet fiyatını sorarken kafanızı sola çevirdiğinizde tüm müzeyi görmüş olursunuz sonra para falan vermeden geri çıkın abi.Bunun yüzünden de sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yercesine hiç bir müzeye girmedim abi girmemde yani.



 


Olsun varsın güzeldi Sarajevo! Şimdi yollara düşmek lazım malum güzel bir plan vardı. Başçarşı'nın hemen üst tarafında tramvay duraklarına geldik ve 4 numaralı tramvaya bindik.Tabi bize tarif ettikleri gibi biz inmeyi bekliyoruz. Anlattıkları yere geldi dedim ki gel kız dönerse inmeyiz daha az yürürüz. Dur bakalım şöyle giderse ineriz düz giderse inmeyiz. Bi baktım direk tren istasyonuna gelmişiz önünde inmişiz.Tren istasyonunda biletlerimizi aldık ve beklemeye başladık. Bu arada hemen hemen her yerde sigara içiliyor bunu söylemeyi unuttum mekanlarda hatta tren biletini aldığımız yerde ki kafe de bile sigara içiliyordu. Birer kahve söyledik yaktık hemen bir sigara bekledik. Tren saatimiz gelince platforma geçtiğimiz de amcam biletlerimize baktı bizi yönlendirdi.Her halde koltuk numaralarının tek işlediği yer trendi ya da şansımıza bizim koltuklar boştu geçtik oturduk. 2 saatlik bir yolculuğun ardından evet Mostardayız!!

Mostar'da trenden indiğimiz zaman köhne bir yapıyla karşı karşıyaydık. Bu ne abi savaştan mı çıktık dercesine bir yapıydı. Öylede oldu evet Mostar savaştan çıkmıştı.Oraya gidene kadar bundan 1 gram bile haberim yoktu. Bookingden kiraladığımız evi bulma arayışına girdik direk.Hatırladığım kadarıyla saat akşam 7 yada 8 idi.Tren istasyonundan sonra yavaş yavaş sokaklar daha da kötüleşiyor ve duvarlar daha da beter hal alıyordu.



 


Lanet olsun evde öyle bi sokak ki sanarsın İzmir'de tenekeli mahalleye giriyoruz. Sonunda bir abi bizi karşıladı evimizi gösterdi ama ne amca ingilizce biliyor ne biz boşnakça biliyoruz. Aklımda adam bu evi mi, yoksa bize başka bir evi kiraya mı vericek noluyor tadında sorular var.İçeri geçince Ayşenur direk söylediğinde tamam bu ev diye tedirginlik falan kalmadı. Çok geçmeden gerçek ev sahibimizde geldi. Çok tatlı adı fatma olan bir bayandı. Bize gidebileceğimiz yerleri önerdi neler yapabileceğimizi önerdi. Çarşının en güzel restorantını da söyledi lakin kapanmıştı. Bizde köprü taraflarında gezerken açık olan bir restorant'a girdik ve dedim ki iyi ki girmişiz. Pljeskavica isminde kendi görüşümce cevapiden daha başarılı bir et yığını köfte. İnanılmaz lezzetli ve içi kaşar dolu. Tam ortasından ayırdığınız da kaşar akarken içimden “Aman yayyabbiiiiii” diyordum.2 adet Pljeskavica, 1 porsiyon cevapi ve 1 adet biraya toplamda 28 mark(12Euro) gibi komik bir para ödeyip evin yolunu tuttuk. Bu arada hesap o günün kuru ile 72Tl gibi bir fiyat tutuyordu. Ve o günün şartlarında böyle bir eti aynı statüde Türkiye'de bir yerde yemiş olsaydık tahminimce 160 ila 180 TL gibi bir hesap öderdik diye tahmin ediyorum

Diğer güne ise gayet normal bi şekilde uyandık, hazırlandık ki ev sahibimizden vazgeçemeyeceğimiz bir teklif geldi. Bavullarınızı isterseniz bırakın daha sonra giderken alırsınız. Yani ufacık bişey ama nasıl mutlu olduk. Abi şimdi ucuz olsun diye biraz uzaktı açıkçası evimiz. düşünsenize 1.5 km yürüyorsun bir de geri dönüyorsun bavul ve sırtçantası ile yollar yine nispeten düzdü ama en nihayetinde bavul lan işte çek çek yoruluyorsun. Benden bir tavsiye bavul almayın sakın yanınıza can sıkıyor.Zaten bavul 15 günün ardından beni bi salın mk dedi.4 teker var hepsi ayrı yönlere gitmeye karar verdi. O yüzden arnavut kaldırımın menbahına gidiyorsunuz eğer 1 yerde 4 5 gün kalmayacaksanız sırtçantası candır. Günlük istikhakımız olan 35 euroyu mark'a çevirmek için hemen alışveriş merkezine girdik.Kahvaltılık böreklerimizi hızlaca gömüp bir de içeride kahve sigara yaptık sonrasında düştük yollara. Az buz değil 1.5 km. Yolda giderken gündüz gözüyle Hırvat katliamı daha çok belli oluyor. Belki  2 3 belki 5 6 binanın birinde yüzlerce kurşun izi olan evler binalar görüyorsunuz. Tarihi çarşıya geldiğimiz de ise Antalya kaleiçi'ni hatırlatan sağda solda hediyelik eşya dükkanları eşliğinde Mostar'ın ve çok dinli insanların simgesine Mostar köprüsüne ulaşıyorsunuz. Hatta Ayşenur'un dediklerinden alıntı yapıyorum;

“Bir rivayete göre dönemin Osmanlı padişah'ı Mimar Sinan'ın öğrencisi olan Mimar Hayrettine der ki; Ya bu köprü ayakta kalır, ya da kelleni uçururum bilesin.” Bunun üzerine köprü dile kolay 427 yıl ayakta kalıyor, bir iç savaş sonucu alınan binlerce can ile beraber Neretva sularına gömülüyor.

Biraz yürüdük, biraz gezdik, kahvelerimizi içtik derken vakit gitme vakti olduğunu hatırladık ve yavaş yavaş geri dönüşümüze başladık. Eve dönüp çantalarımızı aldıktan sonra alışveriş merkezine geri döndük ve yolda acıkırız diye hazır sandviç alalım dedik. Her şey var bi hazır sandviç yok. Bizde ucuz olsun karnımız doysun diye tahmin edin ne aldık? Tabi ki börek. Ben sanki eve gidiyormuşuz gibi bir de bira aldım. Napayım börekten ucuzdu yine.Onuda otobüste çaldırdık ama olsun börekten ucuzdu. Otogarda bir iki sigara içtik otobüs geldi. Çantaları bagaja vermek için bizden yanlış hatırlamıyorsam 1 yada 2 mark aldılar.Bilete bakıyoruz numaralara ama hangisi bizim koltuk numaramız anlamıyoruz. Lokal birinden yardım aldık ama otobüste her hangi bir koltuk yok geçiyorsun ve oturuyormuşsun. Sırbistan Novi Sad'a olan yolculuğumuzda böylelikle başlamış oldu.

You May Also Like

2 yorum

  1. Önümüzdeki kış bizde balkanlar türü yapmayı planlıyoruz. Bu yüzden sevgili arkadaşım, yazılarının en büyük takipçisi sanırım ben olacağım. Anlatımın çok güzel eline sağlık!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ediyorum. Şuan için sanırım en sağlam takipçim sen oldun :) İçimden geldiği gibi esirgemeden yazıyorum. Umarım tüm yazılarım bu şekilde seni mutlu eder.

      Sil